25 Kasım 2014 Salı

TATHÎR - TEMİZLEME YOLLARI

96-Temiz olmayan şeyleri temizlemek için, mahiyetlerine göre muhtelif yollar vardır. Bunların başlıcası su ile yıkamak ve kaynat-makla temizlemektir. Diğerleri de silmek, kazımak, ovalamak ve diğer şeyler ile temizlemektir. Bunları sırasıyla yazıyoruz:

1.Su ile yıkamak yolu ile tathîr = temizleme

Hades denilen ve hükmen bir necaset kabul edilen abdestsizlik, cünüplük ile hayız ve nifas halleri, her yönüyle temiz olan mutlak sular ile giderilir. Su bulunmadığı takdirde, teyemmüm yapılır. Nitekim ileride izah edilecektir .

Hubüs denilen ve hakiki bir necaset olan şeyler de temiz olan mutlak ve mukayyet sular ile temizlenir.

Meselâ; Maddî bir necaset, yağmur, dere, deniz sularıyla giderilebileceği gibi çiçek sularıyla, meyvelerden, sebzelerden çıkacak sular ile, içinde nohut, mercimek gibi şeyler ıslatılmış olan sular ile de giderilebilir. Fakat temiz olmayan sular ile ve yağlı, yapışkanlı sıvılar ile ve içine karışan herhangi bir şeyden dolayı tabiatını, yani inceliğini, akışını kaybetmiş sular ile necaset giderilemez .

Mer'î olan (görülen) necasetler, eserleri, yani cüsseleri, renkleri, kokuları gidinceye kadar su ile yıkamakla temiz olur. Bir kere yıkamakla tamamen giderilirse, bir daha yıkamak -en sahih olan görüşe göre- mutlaka lâzım gelmez. Bulaştığı şeyden rengi giderilemeyecek bir halde bulunursa, o şey kendisinden bembeyaz su akıncaya kadar yıkanır, murdar boya ile boyanmış kumaşlar, kaplar gibi .

Mer'î olmayan (görülemeyen) necasetler ile bulaşmış olan şey bir kap içinde üç defa yıkanarak her defasında sıkılmakla temiz olur. Sıkmak hususunda yıkayanın kuvvetine itibar olunur. Son sıkışında hiç su damlamayacak derecede sıkmak lâzımdır. Bunun neticesinde hem yıkanan şey, hem yıkayanın eli, hem de kullanılan kap temizlenmiş olur .

Başka başka kaplarda, teknelerde yıkanınca birinci kap üç defa, ikinci kap iki defa, üçüncü kap da bir defa yıkanmakla temizlenmiş olur .

Bir köpeğin yaladığı bir kap da üç defa yıkanmakla pak olur. Bununla beraber böyle pis bir şeyin kokusu, tadı büsbütün kalmamalıdır. Ancak kokusunun tamamen giderilmesi pek güç olursa, o halde bu koku eserinin kalması bağışlanmış olur .

Pis olan bir şeyi su ile yıkamak hususunda akar su ile durgun su ve bir kap içinde yıkamakla kap içinde yıkamamak eşittir. Yeter ki, su safî bir hale gelmiş olsun. Bu hususta sıcak su veya sabun ile başka şey kullanılması, güçlükten beri olmadığı için, mutlaka gerekmez.

Keçe ve benzeri gibi sıkılmaları mümkün olmayan pis şeyler, kap içinde üç defa yıkanır ve her yıkayışta suyu süzülüp damlalar kesilin-ceye kadar bırakılırsa, temizlenmiş olur. Fazla kurumasına gerek yoktur. Böyle birşey, akar su içinde veya üzerine sular dökülmek suretiyle yıkanırsa, kendisinde necasetin eseri kalmayınca temizlenmiş olur. Ayrıca sıkılmasına, kurutulmasına, tekrar tekrar suya sokulmasına lü-zum kalmaz.

Murdar bir kına ile boyanmış bir uzuv üç kere yıkanmakla temiz olur. Kınanın uzuvda kalan rengi zarar vermez. Ve bir uzva dokunan kan gibi bir madde, üç kere yalanıp tükürmekle eseri giderilse, hem o uzuv, hem de yalayanın ağzı temiz olur.

Topraktan yapılıp ateşte pişirilmiş olan kaplar, pis olunca, her defasında damlalar kesilmek üzere üç kere yıkanılıp kötü kokusunun tamamen giderilmesiyle temizlenir. Bir görüşe göre bu kapların yenisi ateşte alazlanmakla pak olur.

Tahtadan veya topraktan yapılmış yeni kaplar, pis olunca, üç defa yıkanır ve her defasında kurutulur, pisliğin rengi, kokusu tamamen gidince pak olur. Çünkü bunların o pis şeyi emmiş olmaları mümkündür.

İçine murdar birşey düşmüş olan sıvı halindeki bir yemek veya zeytin yağı, bir kap içinde üç defa üzerine su dökülüp çalkalandıktan sonra alınmakla temizlenmiş olur.
Temiz olmayan bir su içinde kalıp şişmiş olan buğday, arpa gibi şeyler, üç defa suda ıslatılır, suyu çekilip de şişkinliği gidince temizlenmiş olur.

Görülmeyen bir necaset, bedenin veya çamaşırın hangi tarafına dokunmuş olduğu unutulsa veya neresine dokunduğunda şüphe edilse o bedenin veya çamaşırın bir tarafı yıkanınca, -tercih edilen görüşe göre her tarafı temiz olmuş sayılır. Fakat tamamını yıkamak ihtiyata daha uygundur.

Üzerinde necaset veya meni bulan kimse, bunun ne zaman bulaştığını tayin edemezse, necasette son abdest bozduğu ve menide son uyku uyuduğu vakitten itibaren kılmış olduğu namazları yeniden kılar.

Bir çeşmenin su boruları pislenmiş olsa, içinden akacak pak su ile necasetin eseri kalmayıp temizlendiğine kanaat hasıl olunca, pak olmuş olur.

2.Su ile kaynatılmak yolu ile temizlemeİçine temiz olmayan birşey karışan ve yüzeyi yüz arşın kare (yak-laşık 46,24 metrekare)den eksik bulunan süt, pekmez, bal gibi sıvı şeyler temiz su ile üç defa asıl kendi miktarlarında kalıncaya kadar kay-natılmakla temiz olur. Çünkü bu halde o temiz olmayan şeyin mahiyetinde bir değişiklik meydana gelir.

Usûlen boğazlanmış, fakat bağırsakları çıkarılmamış olduğu halde, tüylerini yolmak için, kaynar suya atılmış olan tavuk ve benzerleri asla temizlenemez. Çünkü pis suyu içine almış olur. Bu sebeple böyle bir hayvanı kestikten sonra üzerinde bulunan akar kanını ve içini çıkarıp yıkamalı, ondan sonra sıcak suya atmalıdır.

İşkembe de yıkanmadan pek kaynar suya atılırsa bir daha temiz olmaz. Fakat daha kaynar bir hale gelmemiş bir suya atılırsa, daha sonra yalnız yıkamakla temizlenir. Daha kaynar suyu içine çekmeden çıkarıldığı takdirde, de hüküm böyledir. Yalnız yıkamakla pak olur.

3.Ateşe sokmak yolu ile temizleme
Kendisine pis bir su ile su verilmiş bir bıçağın içi de dışı da murdar olmuş olur. Bu halde dışı yıkanmakla veya temiz birşey ile silinmekle temiz olur, artık onunla et, karpuz gibi şeyler kesilebilir. Fakat bununla içi temiz olmayacağından üzerinde bulunan kimsenin namazı sahih olmaz, içerisinin temiz olması ise, ateşe sokularak kendisine temiz su ile üç defa veya bir defa su verilmekle olur.

Pis çamurdan yapılmış olan testi, bardak gibi şeyler, ateşte pişip kendisinde necaset eseri kalmayınca temizlenmiş olur.

Boğazlanmış bir hayvanın kellesi veya herhangi bir maden parçası üzerindeki kanlar, ateşe konulup da yanar giderse, temiz olur.

Kendilerine pis yaşlık dokunmuş olan fırınlar, tandırlar, içlerinde yanan ateş ile temizlenmiş olurlar. Artık kendilerinde ekmek pişirilebilir.

4.Silmek yolu ile temizleme
Bıçak, cam, abanoz, cilâlı tahta, düz mermer ve tepsi gibi şeyler, yaş veya kuru bir pislik ile kirlenir de, yaş bir bez ile veya sünger ile veya toprak ile veya yaprak gibi birşey ile o pisliğin eseri kalmadığına kuvvetli zan meydana gelecek derecede silinirse temizlenmiş olur. Bu sebeple kana bulaşmış, sonra da temiz bir bez ile veya toprak ile tama-men silinmiş bir bıçağın veya kılıcın üstte bulunması, namazın sahih olmasına mâni olmaz.

5.Kazımak ve ovalamak yolu ile temizleme

Mest ve kundura gibi necaseti emmeyecek ayakkabılar, kendilerine hayvan tersi gibi görünür bir necaset dokunduğu halde su ile temizleneceği gibi bıçak gibi birşey ile kazınmakla da, yere sürtülmekle de temizlenebilir. Fakat sidik gibi görünmeyen necaseti mutlaka yıka-mak lâzımdır. Nitekim elbiseye veya bedene dokunan necaseti de kazı-mak, toprağa sürtmek kâfi değildir, yıkamak lâzım gelir.

İnsanların kurumuş olan menileri, ovalamak ile temizlenebilir, hatta dokunduğu elbise astarlı bulunsa bile. Fakat yaş olan meniyi mutlaka su ile yıkamak lazımdır. Bununla beraber elbiseye dokunmuş olan kuru bir meni, ovalamakla temizlendikten sonra o elbise ile namaz kılınabilirse de yeri tekrar ıslansa -en sahih olan görüşe göre- murdarlık geri döner, yeniden kurutup ovalamak veya yıkamak lazım gelir.

Donmuş bir halde bulunan bir yağ, kendisine dokunmuş olan pis bir maddenin oyulup çıkarılması ile temizlenmiş olur.

Murdar olmuş bir çukur veya kuyu, necasetin geçip tesir etmediğine kuvvetli zan meydana gelecek bir yere kadar her tarafından kazınması ile temizlenmiş olur.

6.Kurumak, toprak sermek yolu ile temizleme

Yeryüzü ve yeryüzünde sabit bulunan herhangi birşey, pis olunca, kurumakla temizlenir. Şöyle ki, bir yer parçası güneş, rüzgâr veya ateş ile kuruyup üzerindeki pisliğin eseri kalmayacak olsa, pak olmuş olur. Bu sebeple üzerinde namaz kılınabilir. Şu kadar var ki, bununla teyemmüm caiz olmaz. Çünkü böyle bir yer temiz ise de, temizleyici değildir.

Yerde sabit bulunan ot, ağaç, döşenmiş taş, tuğla, kiremit gibi şeyler de kendilerine bulaşan necasetin eseri kalmamak üzere kurumakla temizlenmiş olur. Fakat yerde sabit olmayıp koparılmış veya çıkarılmış olan otlar, ağaçlar, taşlar, tuğlalar, kerpiçler ve benzerleri kendilerinde necasetten eser kalmadığına dair kuvvetli zan meydana gelinceye kadar yıkamakla temizlenir, kurumaları kâfi değildir. Şu kadar var ki, cilâlı olmayıp sert, katı, kaba olan taşlar, yerden ayrılmış olsalar da kurumakla temiz olurlar. Değirmen taşları gibi. Çünkü bunlar pisliği içlerine çekip aldıkları için yeryüzü hükmündedirler.

Pis olan bir yeryüzü, necasetin eseri gidinceye kadar üzerine su akıtmakla veya necasetin kokusu alınmayacak derecede üzerine temiz toprak sermekle de temizlenir.

7.Suyun akması veya kaybolması yolu ile temizleme

İçine necaset düşmüş olan küçük bir su, meselâ alelade bir havuz veya su dolu bir hamam kurnası, bir tarafından veya üstündeki musluktan su gelip üzerinden az çok akıp gitmekle temiz olur. Yeter ki necaset eseri belli olmasın. Bu, bir akar su demektir. Fakat bu gelen suyun, altındaki bir delikten çıkıp gitmesi kâfi değildir.
Murdar olmuş bir kuyunun suyu çekilip kaybolunca temizlenmiş olur. Artık sonradan gelen suyu pis olmaz. Çünkü giden murdarlık geri dönmez.

8.İstihale - Değişim yolu ile temizleme

Temiz olmayan birşey, başka bir mahiyet alınca temiz olur. Meselâ bir merkep veya bir domuz, diri veya ölü olarak tuzlaya düşüp de tuz kesilse, temizlenmiş olur.
Aynı şekilde pis bir madde, meselâ bir yığın gübre toprak kesilse, bir tezek yanıp kül olsa, bir şarap sirkeye veya misk ahusunun kanı miske dönerek değişse, temiz olmuş olur.

Pis bir yer alt-üst edilmekle, pis bir zeytinyağı sabun haline getirilmekle temizlenmiş olur.

Bir şıra veya bir şarap, içine herhangi murdar birşey düşüp dağıldıktan sonra sirke yapılmakla temizlenmiş olmaz. Fare düştüğü takdirde de böyledir.
Aynı şekilde, murdar bir süt, peynir yapılmakla veya pis bir buğday öğütülmekle veya unundan ekmek yapılmakla ve murdar bir susamdan yağı çıkarılmakla temiz olmaz. Çünkü bunlarda değişim yoktur.

9.Bazı tasarruflar yolu ile temizleme


Harmanda dövülen buğday, arpa gibi bir şeyin muayyen olmayan bir miktarı, hayvanın işemesiyle murdar olduktan sonra, ondan o murdar olan kısma müsavi veya fazla bir miktar her ne suretle elden çıkarılmış olsa, hem bu miktar, hem de geriye kalan kısım temiz sayılır. Çünkü bunun genelinde temizlik asıldır, kesindir. Temiz olmayan miktarın hangi kısımda kaldığı ise meçhuldür, şüphelidir. Bu sebeple asıl olan taharet, şüphe ile yok olmaz.

Böyle bir buğday ve benzeri bölüşülmekle veya kısmen yıkanılmakla da temizlenmiş olur.

Yarısından az ve muayyen olmayan bir miktarı pis olmuş bulunan bir pamuk tamamen atılınca temizlenmiş olur. Fazla miktarda olursa temizlenmez.

10.Boğazlama veya tabaklama yolu ile temizleme


Domuzdan başka herhangi bir hayvanın derisi, meşru surette boğazlanması ile temiz olur. Bu sebeple böyle bir derinin üzerinde na-maz kılınabilir. Etine gelince eğer yenmesi helâl olan hayvanlardan ise eti de temiz olmuş olur. Fakat eti yenmez hayvanlardan ise, fetva verilen görüşe göre eti temiz olmaz. Bu halde bundan bir miskal (yaklaşık 4,5 gram) miktarı bir kimsenin üzerinde bulunsa, namazının sahih olmasına mani olur. Bununla beraber boğazlanması ile eti temiz olsa da yine yenilemez. Çünkü her temiz olanın mutlaka yenmesinin helâl olması gerekmez.

Domuzdan başka herhangi hayvanın derisi, tabaklanmakla da temiz olur.

Tabaklamak iki türlüdür. Birisi: "Hakikî tabaklama"dır ki, şap, mazı, tuz ve benzeri şeyler ile yapılır. Bu suretle deriler, postekiler kokmaktan, rutubetten kurtulur. Diğeri de "hükmî tabaklama"dır ki, derilere, postekilere toprak serpmekle, onları güneşe, havaya, rüzgâra karşı bırakmakla yapılır. İşte bu iki şekilden biri ile tabaklanan bir deri temizlenmiş olur. Bu sebeple bunun üzerinde namaz kılınabilir, bunu üzerine almış, giyinmiş olan kimsenin namazı sahih olur.

Tabaklamakla postekilerden necasetli rutubet yok olur.Domuz derisi ise, büsbütün pistir. Bundan yalnız rutubetin yok olması kâfi değildir.

İnsan derisi, hürmet ve kerametinden dolayı tabaklanmaz. Bu deri tabaklanmakla temiz olsa da asla kullanılamaz.

Gayrimüslim bir ülkede murdar birşey ile tabaklandıkları bilinen deriler ile üç defa yıkanmadıkça namaz kılınamaz. Bu hususta şüphe edilir ve bir güçlüğe sebep olmaz ise, yine ihtiyaten yıkamak daha iyidir.

11.İstinca ve istibra yolu ile temizleme

Kan, meni, sidik, dışkı gibi şeylerin çıktıkları mahalleri temizlemek lâzımdır ki, buna "İstinca" denir. Bu temizleme, avret mahallini nâmahrem kimselerin yanlarında açmaksızın, su ile yapılacağı gibi ufak taşlar ile de yapılabilir. Evvelâ taşlar ile sonra da su ile yapılması daha iyidir. Fakat kemik, kireç, kömür, tezek, bez, pamuk veya kâğıt1 gibi şeyler ile istinca mekruhtur.

Su ile istincanın sıhhî faydaları pek çoktur. Buna dair tıp kitaplarında kıymetli malûmat vardır.

İstinca mahallini geçip namazın sahih olmasına mâni olacak miktardaki bir necaseti yıkamak ise farzdır.

Erkeklerin idrar yaptıktan sonra sidik eserinin tamamıyla kesil-mesini beklemeleri lâzımdır ki, buna da "istibra" denir. Bu, insanların âdetlerine, tabiatlarına göre biraz yürümek veya öksürmek veya ayakları biraz kımıldatmak gibi bir tarzda yapılır. Sidik tamamıyla kesildiğine kanaat geldikten sonra istinca yapılmalıdır. Çünkü sidik yaşlı-ğının bulunması, sidiğin damlaması gibi abdestin sahih olmasına mânidir.

İstincada temizliğe fazla dikkat edip sidik ve benzeri eseri bırak-mamaya "istinka" denilir. İstincadan sonra ayağa kalkmadan temiz bir bez parçası ile veya sol el ile kurulanıp bedendeki kullanılmış suyu mümkün mertebe azaltmalıdır. Bir hadîsi şerifte:

"Sidikten pek korununuz. Çünkü kabrin bütün azabı ondandır." diye buyurulmuştur.Darekutni; Taharet; 1/128

Bu sebeple sidikten son derece sakınmalı, taharete dikkat etmelidir. Kadınlara istibra gerekmez. Onların bir müddet durmaları kâfidir. Ondan sonra istinca ederek abdest alabilirler.

İstibra ve istincanın bazı adabı vardır. Mesela, daha helaya girmeden hafifçe "bismillah" deyip

"Bismillâhi Allâhümme innî eûzu bike minel hubsi vel habais."Müslim; Hayız:32; No:357; 1/283

"Yâ Rabbi! Ben sana pislikten, pis olmaktan sığınırım." diye dua etmeli ve helâya evvelâ sol ayağı atarak girmeli, sağ ayağı atarak çıkmalıdır.

Helâda kıbleye doğru oturmamalı, kıble tarafına arka da çevirmemelidir. Bunlar mekruhtur. Rüzgâra karşı işemek ve bir özür bulunma-dıkça ayakta işemek, karınca ve benzeri haşerat deliklerine ve abdest alınacak veya gusledilecek yerlere işemek de mekruhtur.

Yol üzerine, mescit civarına, kabristana, durgun ve akar sulara, kuyulara, ırmak kenarlarına, ağaç altlarına abdest bozmak da mekruhtur. Halkın göreceği bir yerde istibra yapılması da âdaba, mürüvvete aykırıdır.

Helâda lakırdı yapılmamalı, dinî, uhrevî şeyler düşünülmemelidir. Avret mahalline ve def edilen maddelere bakılmamalıdır. Sidiğin içine tükürülmemelidir. Oruçlu olmayan kimse istinca ederken ayaklarını birbirinden uzakça tutmalı, kendisini iyice aşağıya salıvermelidir. Bu, fazla temizliğe hizmet edeceği için menduptur.

0 yorum:

Yorum Gönder